Antalya'da yaşanan dolandırıcılık olayında, iddiaların hedefindeki isimlerden A.T'nin savunması dikkat çekti. A.T, suçlamaları reddederek dolandırıcılıktan haberinin olmadığını ve suçsuz olduğunu iddia ediyor.
Dolandırıcılık iddialarının ortasında kendisini savunan A.T., ifadesinde, suç ortağı olarak gösterilen kişi ile yaptığı görüşmenin, bir iş teklifi olarak sunulduğunu belirtti. T.Ç. isimli kişinin kendisine bir arkadaşları olan "Caner" aracılığıyla kripto para ticareti yapabileceğini söylediğini aktaran A.T., bu süreçte kendisine güven verildiğini ve hesaplarının kullanımına ilişkin anlaşmaların yapıldığını ifade etti.
A.T., ifadesinde, Caner'in kendisine "blokeli hesaplarının" kullanılamaması nedeniyle kendi hesaplarını kullanmasını istediğini ve bu doğrultuda banka hesap bilgilerini ve cep telefonunu kendisine teslim ettiğini belirtti. Ancak, bu işlemler sırasında dolandırıcılık amaçlı bir eylemin içine çekildiğinden haberi olmadığını savunarak, suçlamaları reddetti.
AİLE İÇİ MESELE OLABİLİR
Tutuklu sanıkların duruşması 18 Nisan 2024 de Antalya 9.Ağır ceza mahkemesinde duruşmaya tanık olarak katıldım. Mahkemece yemin ederek bildiklerini anlattım. Ben Tutuklu olan sanık A.T’yi babasının vesilesiyle tanırım. Babası D.T. oğlunun bir dolandırıcılık olayına istemeden karıştığını ve tutuklu olduğunu söylemesi üzerine müşteki olan Mağdur H.Y’yi aradım. Ve akabinde telefona kızı A.Y’nin çıktı. “Bizim paraya pula ihtiyacımız yok. Benim hastanede olduğum gün ve oğlumun da İstanbul gittiği gün tapu devir işi yapılmış” dedi. Kafaları karıştıran mesele şu. A.T Antalya açık ceza evinden çıktıktan 2 gün sonra, Diğer tutuklu sanık T.Ç. vesilesiyle İstanbul gidiyor ve orada isminin Caner olduğunu söylediği kişiyle buluşuyor. Caner isimli kişi, akabinde bitcoin alım satımı yapacağını ve onun üstünden kazancın bir kısmını alacağını söylüyor. A.T. bilmeden kullanmış olduğu telefonu verdiğini söylüyor. Asıl olay olan dolandırıcılık böyle başlamış oluyor. Müşteki H.Y kendisini arayanın Antalya Muratpaşa polis merkezinde Görevli Polis memuru olduğunu ve kendine ait olan evi acil satmasını ve parayı da söylediği İBAN’a yatırmasını söylediğini ifade ediyor. Akabinde evi emlakçı vesilesiyle satılık yaptığını ve evi Emlakcı vesilesiyle Öğretmen olan İ.’ye sattığını söylüyor.
Yaptığım araştırmalar neticesinde olayın aile içi bir mesele olabileceğini düşünüyorum. Bu dolandırıcılık iddiasıyla ilgili müştekiyle temasa geçtim.
Ancak, müşteki olarak belirlenen aile, konu hakkında farklı bir açıklama yapmış gibi görünüyor. Müşteki H.Y’nin kızı A.Y telefon görüşmesinde, Fransa'da bulunan abisi Ç.Y’ye yönlendirdi. Bu yönlendirme, dolandırıcılık iddiasının mücadelesi için aile içinde farklı bir yaklaşımın olduğunu gösterebilir.
Ç.Y’nin bana söylediği bir cümle dikkat çekiyor: "Evi alan kişi tapusunu tekrar babama iade ederse, ben parasını öderim." Bu ifade, olayın arka planında aile içi bir anlaşmazlık veya anlaşma olabileceğini düşündürüyor. Ç.Y’nin bana gönderdiği mesajları Araştırmacı gazeteci olarak, olayın ayrıntılarını aydınlatmak için önemli bir kanıt olabileceği düşüncesiyle mahkemeye sundum.
Bu gelişmeler, olayın sadece bir dolandırıcılık vakası olmadığını, aynı zamanda karmaşık bir aile içi mesele olduğunu düşündürüyor. Mahkeme süreci devam ederken, A.T.’nin savunması, suçsuzluğu konusundaki iddiası, olayın daha detaylı bir şekilde araştırılmasını ve adil bir yargılama sürecinin işletilmesini talep ediyor.
Köksal Selçuk olarak gerçeklerin gün yüzüne çıkması için bu işin peşini bırakmayacağım.
GÜNDEM, 25 Nisan 2024 07:48
Yorumlar (0)